www.roboskop.com brand logo
www.roboskop.com banner 3

Yapay Zeka ve Robotik Süreçler Geleceğin Kapısını Aralıyor

Yapay Zeka ve Robotik Süreçler Geleceğin Kapısını Aralıyor

Yapay Zeka ve Robotik Süreçler Geleceğin Kapısını Aralıyor

Yapay zeka ve robotik süreçler, son yıllarda adını sıkça duyduğumuz, hayatımızın önemli bir parçası haline gelen kavramlar. Peki, ülkemiz ve biz bu teknolojinin neresindeyiz ve ne tür zorluklar ile karşı karşıyayız?

Yapay Zeka, Bilim Kurgu Değil Gerçek Hayat

Yapay zeka, aslında adından da anlaşılacağı gibi, insan zekasını taklit eden bir teknoloji. Ancak bu taklit, sadece basit bir benzetme değil, bilgisayarların ve sistemlerin, insanlar gibi öğrenmesini, karar vermesini ve hatta problem çözmesini sağlayan bir yetenek. Makine öğrenmesi, derin öğrenme ve doğal dil işleme gibi alt dallarıyla birlikte, yapay zeka artık hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor.

Çoğu insan farkında olmadan her gün yapay zekayı kullanıyor. Sosyal medya, arama motorları, sesli asistanlar, yüz tanıma sistemleri, öneri motorları gibi teknolojiler, yapay zekanın en yaygın kullanım alanları arasında. Google, Instagram, Netflix, Spotify gibi uygulamaları kullanırken bu teknolojiyle tanışmış durumdayız. Ayrıca, akıllı telefonlar, akıllı saatler, navigasyon sistemleri ve chatbotlar aracılığıyla milyonlarca insan her gün yapay zeka ile etkileşime giriyor.

Sonuç olarak, yapay zeka farkında olmasak bile hayatımızın her alanına girmiş durumda. Ancak kullanıcıların büyük çoğunluğu, bu teknolojinin nasıl çalıştığını ve kararlarını nasıl yönlendirdiğini tam olarak bilmiyor. Yapay zekanın etkisini ve kullanımını daha iyi anlamak için farkındalık yaratacak eğitimler ve bilinçlendirme çalışmaları büyük önem taşıyor.

Robotik Süreçler Tekrarlayan İşlerin Kurtarıcısı

Robotik süreç otomasyonu, yani RPA, belki de en çok iş dünyasında kendine yer buldu. Özellikle tekrarlayan ve kurallı iş süreçlerini otomatikleştirmek için kullanılan bu teknoloji, insanların omuzlarındaki yükü hafifletiyor. Fatura işleme, veri girişi, raporlama gibi süreçler artık robotlar tarafından yönetiliyor. Bu da hem hata oranlarını azaltıyor hem de işletmelerin operasyonel maliyetlerini düşürüyor. Örneğin, bir muhasebe departmanı, RPA sayesinde binlerce faturayı saniyeler içinde işleyebiliyor; bu sayede çalışanlar daha yaratıcı ve stratejik işlere odaklanabiliyor.

İki Teknolojinin Güç Birliği

Yapay zeka ve robotik süreçlerin birleşimi, akıllı otomasyonu ortaya çıkarıyor. Bu teknoloji, sadece kurallı işleri değil, karmaşık karar verme süreçlerini de otomatikleştirebiliyor. Örneğin, bir e-ticaret şirketi, stok yönetiminden müşteri hizmetlerine kadar birçok süreci akıllı otomasyonla yönetebiliyor. Bu sayede, hem zamandan hem de maliyetten tasarruf ederken, müşteri memnuniyetini de artırabiliyor. Yani, akıllı otomasyon, işletmeler için adeta bir “sihirli değnek” görevi görüyor.

Türkiye bu teknolojilerin neresinde yer alıyor?

Yapay zeka geliştirme denilince akla ilk gelen şeylerden biri, kuşkusuz sunucular. Çünkü bu devasa projeler, büyük veri setlerini işlemek, karmaşık algoritmaları eğitmek ve derin öğrenme modellerini çalıştırmak için inanılmaz bir işlem gücüne ihtiyaç duyuyor. Bu noktada, yüksek performanslı sunucular ve bulut bilişim altyapıları devreye giriyor. Ancak, Türkiye olarak bu alanda karşılaştığımız en büyük zorluklardan biri, ABD'nin CAATSA yaptırımları. Bu yaptırımlar, özellikle savunma sanayii ve teknoloji alanında kritik öneme sahip sunuculara, işlemcilere ve yazılımlara erişimimizi ciddi şekilde kısıtlıyor. Yüksek performanslı bulut hizmetlerine erişimde yaşadığımız sıkıntılar, yapay zeka projelerimizin hızını düşürürken, maliyetleri de artırıyor. Bu durum, bizi yerli ve milli teknoloji üretme konusunda daha da motive ediyor. Yani, hem kendi kaynaklarımızı geliştirmek hem de küresel engelleri aşmak için daha fazla çaba harcamamız gerekiyor.

Peki, nedir bu CAATSA yaptırımları? CAATSA, yani "Countering America's Adversaries Through Sanctions Act", ABD'nin 2017 yılında kabul ettiği bir yasa. Temel amacı, ABD'nin rakip olarak gördüğü ülkelerle (Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi) savunma ve enerji alanında iş birliği yapan ülkelere yaptırım uygulamak. Türkiye, S-400 hava savunma sistemlerini Rusya'dan satın aldığı için bu yaptırımların hedefi haline geldi. Bu yaptırımlar, Türkiye'nin savunma sanayii başta olmak üzere teknoloji, finans ve enerji alanlarında ABD menşeli ürünlere, yazılımlara ve hizmetlere erişimini kısıtlıyor. Özellikle yüksek teknoloji ürünleri, yazılım lisansları ve bulut bilişim hizmetleri gibi kritik alanlarda yaşanan kısıtlamalar, Türkiye'nin yapay zeka, savunma ve dijital dönüşüm projelerini olumsuz etkiliyor. Bu durum, bir yandan yerli ve milli üretime odaklanmamızı zorunlu kılarken, diğer yandan uluslararası iş birliklerinin ne kadar stratejik bir öneme sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Sonuç

Türkiye'nin yapay zeka alanında gelişimini sürdürmesi ve CAATSA yaptırımlarının olumsuz etkilerini en aza indirmesi için stratejik adımlar atması gerekiyor. Öncelikle, yerli ve milli teknoloji üretimine daha fazla yatırım yapılmalı ve yüksek performanslı işlemciler, veri merkezleri ve bulut bilişim altyapıları gibi kritik teknolojilerde bağımsızlık sağlanmalıdır. Bu konuda devletimize önemli görevler düştüğü gibi ülkemiz yeteneklerinin yerli yatırımcılar tarafından desteklenmeside hayati önem taşıyor. Özellikle başta Teknoparkların içerisinde olmak üzere kendisini gösteremeyen ve finansal sorunlar nedeni ile başarısız olan bir çok yetenek var. Yatırımcıların ve fonların süreçleri kolaylaştırması, geliştiricilere sadece para değil hukuk, finans, pazarlama gibi alanlarda da destek olabilmeleri çok önemlidir.

RPA ve Yapay Zeka ile iş süreçlerinizi optimize etmek için Roboskop’un dijital asistanlarını keşfedin!

Roboskop Çözümlerini Keşfet

Yorum Bırakın

Yorum yapmak için giriş yapmanız gerekmektedir.

Bu Yazıyı Paylaşın